sağlık, kadın, hastalıklar, cilt bakımı, sağllık haberleri, sağlık bilgileri, çocuk, pspikoloji

Posts tagged ‘ne’

Prematüre bebek ne demek?

Prematüre bebek ne demek? Bu yazımızda prematüre bebek hakkında geniş bilgileri sizlerle paylaşacağız. Prematüre bebek ne demektir ? Prematüre bebek sağlıklı mıdır ve hangi yöntemlerle yapılır..

Premature bebek 300x225 Prematüre bebek ne demek?

Prematürenin Kelime Anlamı: İngilizce’de olgunlaşmamış anlamındaki kelime; Türkçe’de özellikle biyoloji ve tıp alanında terim olarak kullanılmaktadır.

Prematüre Bebek
Amerikan Pediatri Akademisi, Amerikan Obstetri ve Jinekoloji Koleji ve Dünya Sağlık Teşkilatı, prematüreyi “annenin son adet tarihinin ilk gününden başlayarak bebeğin 37 haftadan (259 gün) önce doğması” olarak tanımlamıştır. 1.5 kg. altında bebekler çok düşük kilolu, 1 kg. altında bebekler ise aşırı düşük kilolu bebeklerdir.

37 haftalık süreyi tamamlamadan önce doğan bebeklere prematüre bebek denir.Prematüre bebekler birçok problemle karşı karşıya kalabilirler.Özellikle büyüme ve gelişme sırasında fiziki engeller gerçekleşebilir.(Yürümede bozukluk vb..) Prematüre bebekler de tabi ki belli aşamalara sahiptirler.37 haftayı doldurmadan doğan her bebek prematüre sayılsa da o sürenin altına inildikçe katmanlar halinde prematüre bebeklik seviyeleri değişir.

Prematüre Bebekler anne karnındaki gelişim süreçlerinde mutlak gerekli olan süreyi tamamlamadan çeşitli sebeplerden dolayı erken doğan bebeklerdir.
Bebeğin doğumu işte bu sınırlarda etkilidir.Prematüre bebeklerin yaptıkları aktiviteler, gösterdikleri hastalıklar tamamen doğdukları haftalarla belirleniyor.

34-37 Haftalık Doğan Prematüre Bebekler
Bu bebekler sınırda prematüre bebeklerdir.Çok riskli değildir durumları.

30-34 Haftalık Doğan Prematüre Bebekler
Normal prematüre bebeklik durumudur.

30 Haftanın Altında Doğan Prematüre Bebekler
30 haftanın altındaki sürede doğan prematüre bebeklere ileri dereceli prematürelik denir.

Yaşamın Sınırında Prematüre Bebekler 22-25 Haftalıklar
Prematüre bebeklerin hayatta kalıp kalmamalarını çok zorladıkları noktalardır.

Prematüre Bebeklerde Gözlenenen Fiziksel Sorunlar Nelerdir?
Göz muayenesi, işitme testi iyi geçmiş, gelişim olarak problem yaşamayıp; düzgün gelişim gösteriyorlarsa prematüre bebekler iyi durumda demektedir.
Yine de çok erken doğan prematüre bebekler ileride okul zamanında öğrenme bozuklukları, hiperaktivite, dikkat eksiklikleri, gibi problemler yaşayabilirler.Bu durumda kesinlikle doktorunuza başvurunuz!

Prematüre Doğumun Belirtileri

Eğer suyunuz 37. haftadan önce gelirse, karın ağrısı, vajinal kanama veya rahim kasılmaları hissederseniz derhal doğum bölümünü arayarak bir doktor veya ebe tarafından muayene edilmeyi sağlamanız gerekmektedir. Rahminizin kasılıp kasılmadığma ve bebeğin konumuna bakarak dahili bir muayene yapıp rahim ağzını, bebeğin önde gelen kısmını ve kordonun sarkıp sarkmadığını kontrol edeceklerdir. Koruyucu zarlar gittiği için aynı zamanda enfeksiyon belirtilerine de bakacaklardır. Eğer enfeksiyon riski varsa bebeğinizi en kısa zamanda doğurtmak için doğumu sintosinon vererek uyarmaya veya hızlandırmaya çalışacaklardır. Bebeğinizin sıkıntıda olduğuna dair bir belirti varsa, bebeğin prezantasyonu ve duruşu uygun değilse veya rahim ağzı sertse sezaryan yapılmasına karar verilebilir.

Suyunuz gelmemişse ama kasılmaların başladığını hissediyorsanız veya nişan geldiğini görürseniz, hemen doğum bölümünü aramalısınız. Derhal hastaneye gelerek yakından incelenmenizi ve yatak istirahatinde bulunmanızı isteyeceklerdir. Aynı zamanda damardan ritodrin de verebilirler. Bu ilaç (Astım hastalarının kullandığı Ventolin inhalerine benzeyen) rahmi rahatlatarak kasılmaların durmasını sağlar. Kullanılan yeni bir ilaç da Atosibandır. Bu ilaç da çok etkilidir, yan etkileri daha azdır fakat biraz daha pahalıdır. Eğer zarlarınız bozulmamışsa ve kasılmalarınız hafifse ama rahim ağzınız açılmışsa, ilaçlı veya ilaçsız sadece yatak istirahati doğumun başlamasını geciktirebilir. İyiliğiniz için daha yavaş hareket etmek ve cinsel ilişkiden kaçınmak şartıyla kasılmalarınız kesildikten sonra eve gidebilirsiniz.

Ancak eğer kasılmalar düzenliyse ilaçla bile doğumu 48 saatten uzun süre ertelemek zorlaşacaktır. Bu süre bebeğiniz için çok önemlidir. Özel bebek yoğun bakım ünitesi olan bir hastaneye nakledilmeniz ve bebeğin akciğerlerinin gelişmesine yardımcı olacak doğum öncesi steroid verilmesi için zamanınız olacaktır. 34. haftadan önce bebeklerin rahimde kalması, doğmalarına oranla daha avantajlıdır. Bu yüzden rahim kasılmalarını azaltmak, hatta durdurmak için yukarıda belirttiğimiz ilaçlardan birini almanız gerekebilir. Ancak piyasadaki tokolitik ilaçların hiçbiri erken başlayan doğum aktivitesini tam olarak durdurmakta etkili değildir.

Prematüre Doğumun Nedenleri

Prematüre doğumun pek çok sebebi vardır, ancak kadınların neden erken doğum yaptığını veya neden zarların doğum tarihinden haftalar önce yırtıldığını saptamaya yönelik tüm araştırmalara rağmen, prematüre doğumların büyük bir kısmı önlenememektedir. Aslında doğumu neyin tetiklediğini bilemediğimiz için, doğumu erkenden tetikleyen mekanizmaları da tam olarak bilemiyoruz. Bir teori, bebek, anne veya plasenta tarafından salgılanan hormonların doğumdaki rolüne odaklanırken, bir diğeri de vajina ve rahim ağzında bulunan spesifik protein seviyesinin doğum sırasında arttığını belirtmektedir. Prematüre doğumların yüzde20 ila 40′nın enfeksiyon kaynaklı olduğu belirtilmektedir ama eğer hiçbir tıbbi neden olmadan prematüre bir bebek dünyaya getirdiyseniz, istatistiksel olarak tekrar prematüre doğum yapma olasılığınız artar.

Ancak bazen bebekler tıbbi nedenlerden dolayı erkenden doğurtulmak zorunda kalmaktadır. Bu tıbbi nedenler arasında preeklampsi, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, plasenta yetersizliği, plasentanın erken ayrılması ve plasentanın önde gelmesi kaynaklı kanama yer almaktadır. Eğer yukarıdaki nedenlerden dolayı dünyaya gelmiş prematüre bir bebeğiniz varsa, bir sonraki hamileliğinizde bu nedenlerin oluşmaması için yakın takibe alınacaksmızdır.

Premature Bebek Bakımı
Gebeliğin 40. Haftasından önce doğan birçok bebek düşük doğum ağırlığına sahiptir.

Ana rahminde birkaç hafta önce çıkmak bir takım gelişme basmaklarını atlamak anlamına gelir. 36-38 haftalardan sonra olan doğumlarda genellikle ekstra sıcaklık, ekstra oksijen ve sık beslenmekle hallolan sorunlar bulunabilir. Ama daha önce doğan çocuklarda daha çok yardıma ihtiyaç vardır. Bu bebekler burunlarından takılan bir tüple beslenmek zorunda kalabilirler. Hatta nefes almasına yardımcı olacak bir takım cihazlar da gerekebilir.

Zamanına göre küçük bebekler : Miadına göre küçük bebeklerde rahim içi gelişme geriliği denen ve beklenenden daha az büyüme anlamına gelen bir ifade kullanılır. Bu bebekler ana rahminde 40 hafta kalmalarına karşın doğumda akranlarına göre küçük olabilirler. Bu bebeklere yapılan uygulamada prematüre bebeklere yapılana benzemektedir. Miadına göre küçük bebekler rahimde yeterince beslenememiş demektir. Genellikle bebeğin “küçük ” olması gelecekte sorunları olacağı anlamına gelmez. Rahim içi gelişme geriliğinin fetusun kalori ihtiyacını azaltan bir koruma mekanizması olduğu düşünülmektedir.

Prematüre doğan bebekler ne kadar prematüre doğduklarına göre farklılıklar gösterirler. Bazıları sadece biraz prematüredir ve kısa bir süre hastanede kaldıktan sonra anne-babaları ile evlerine dönerler. Diğerleri aşırı derecede prematüredirler ve hastanede aylarca kalmak zorunda kalırlar. Prematüre doğan bebeğinizle karşı karşıya kalabileceğiniz problemleri bilmek için önce bebeğinizin ne kadar prematüre olduğunu bilmelisiniz.

Normal bir gebelik 40 hafta ya da 280 gün sürer. Eğer 37 haftadan önce doğum gerçekleşirse bebek prematüre kabul edilir.

Prematüre bebekler gebelik yaşına göre 3 gruba ayrılmaktadır: 1. Grup : İleri derecede (24-31 hafta)
2. Grup : Orta derecede (32-35 hafta)
3. Grup : Sınırda (36-37 hafta)
Prematüre bebeklerin üçte ikisi sınırda preterm bebeklerdir.

Prematüreliği tahmin etmenin diğer bir yolu da doğum ağırlığıdır. Genel kaide; “ne kadar prematüre ise o bebek o kadar hafiftir” şeklindedir. Bunun için kullanılan çeşitli terimler vardır.

Düşük Doğum Ağırlığı(LBW) : Bebeğin doğumda 2500 gramdan az olması Çok Düşük Doğum Ağırlığı(VLBW): Bebeğin doğumda 1500 gramdan az olması.
İleri Derecede Düşük Doğum Ağırlığı(ELBW): Bebeğin doğumda 1000 gr.dan az olması.

Premature Bebeklerde Beslenme
Zayıf ve küçük doğan bebeklerin beslenmesi güçtür. Çoğunda emme refleksi az gelişmiştir. Doğumdan 4-6 saat sonra prematüre bebeğin emme refleksi yeniden kontrol edilir. Bunun için eller sabunla iyice yıkanır, durulanır, kısa tırnaklı küçük parmak bebeğin ağzına sokularak emip emmediğine bakılır. Emme refleksi varsa annenin sütü sağılarak bebeğe kaşık veya damlalıkla

ağzının kenarından birkaç damla verilir ve kolayca yutup yutmadığına bakılır. Emme refleksi gelişmemiş bebekler hemen hastaneye gönderilmelidir.

Premature Bebekte Anne Sütü
Anneye bir an önce bebeği emzirmeye başlaması öğütlenir. Bu bebekler emerken çabuk yorulurlar. Bu nedenle sık sık ve azar azar emzirilmeli, günde en az 8-10 kere beslenmelidirler. Beslenme sırasında sık sık bebeğin gazı çıkarılmalıdır. Bebek anne memesini emiyorsa, sütün süt çeker ile memeden sağdırıp, temiz bir bardağa koyarak damlalıkla bebeğe verilmesi gösterilir.

Anneye, bebeği iki üç gün süreyle biraz daha kuvvetlenene kadar bu şekilde beslemesi söylenir.Annenin ağır hastalığı ya da ölümü gibi nedenlerle anne sütü verilemeyecekse, bebek başka bir sütannenin sütü ile veya prematüreler için hazırlanmış ticari mamalarla, o da yoksa inek sütüyle beslenir. Anne ve ‘bebeğe bakan kimseye inek sütünü hazırlarken kullanacağı kapların, sütün konacağı şişenin emziklerin, kendi ellerinin, tırnaklarının çok temiz olması gerektiği Önemle anlatılır. Sütün konacağı şişe ve emzikleri tencere içinde en az 15 dakika kaynatması söylenir. Kaynatılmış emzik ve şişeler, kullanılıncaya kadar üzeri kapalı bırakılmalıdır.

Doğum ağırlığı çok düşük olmayan prematüre bebeğe kilo başına günde 1/2 çay bardağı süt, aynı miktar kaynatılmış soğutulmuş su ile karıştırılıp içine 1 tatlı kaşığı şeker, 1/2 çay kaşığı sıvı yağ konarak verilir.Unutulmamalıdır ki bu beslenme şekli kesinlikle anne sütü verilemiyorsa ve prematüre bebekler için hazırlanan mamalar alınamıyorsa yapılacak bir beslenme şeklidir.Aksi takdirde inek sütü bebeklere 1 yaşından önce verilmemelidir.

Örnek: 2 kg bir bebek günde,
1 çay bardağı süt
1 çay bardağı su
2 tatlı kaşığı şeker
1 çay kaşığı sıvı yağ
alabilir. Süt karışımı her seferinde taze hazırlanmalıdır. Bebek bir seferde verilecek sütü bitirmezse bu biberonda bırakılmamalı, atılmalıdır. Prematüre bebeklere, anne sütü alsın almasın ek olarak C ve D vitamini içeren şuruplar verilmelidir. Prematüre bebeğin iyi beslenip beslenmediği her gün dikkatle tartılarak kontrol edilir. Bebek iyi besleniyorsa haftada 200 g kadar kilo almalıdır. Eğer kilo eğrisinde düşme görülüyorsa bebek hekime gösterilir.

Görüşlerinizi alt kısımda yer alan yorum formunu doldurarak paylaşabilirsiniz..
Prematüre bebek ne demek?

Ne yersen ye kilo alma

Ne yersen ye kilo alma

Mucize gerçekleşiyor. Bilim adamlarının geliştirdiği formülle herşeyi yiyin, ince kalın…

İsrailli bilim adamlarının geliştirdiği hapla hamburger, gibi yiyeceklerdeki yağlar kanda çözülmeden vücuttan atılıyor

İNSANLARIN istediği yemeği yiyip kilo almama rüyası gerçek oluyor. İsrailli bilimadamları yemeklerdeki yağların vücutta depolanması yerine dışarı atılmasını sağlayan bir hap geliştirdi. Hapın yaratıcısı Dr. Joseph Kanner, şarap ve taze meyvede bulunan polifenol adlı maddeyi içeren hapın, hamburger ya da kızarmış patates gibi besinlerde bulunan yağların kanda çözülmesini engellediğini söyledi. Yemekten hemen önce alınan hap, vücudun yağları atık olarak algılayıp dışarı atmasını sağlıyor. Vücuttaki yağ oranının azalmasıyla kalp hastalıkları ve kanser gibi rahatsızlıklarda da düşüş yaşanacağını belirten Kanner, “Bazı insanlar yedikleriyle yeterli miktarda polifenol alıyor. Ancak bazıları bunun için hapa ihtiyaç duyuyor. Bu hap aslında sağlığımız için kötü olan şeylerin zararını azaltıyor” dedi.

Hapın birçok sıkı testin ardından gelecek yıl İngiltere’de piyasaya çıkması bekleniyor. Üretici bir firmayla görüşmeleri sürdürdüğünü belirten Kanner, “Bu ilaç vitaminler gibi tedavi amaçlı değil, destekleyici ilaç olarak satışa sunulacak. Ancak biz yine de insanlara bu ilaçlar yerine taze sebze meyve yemelerini öneriyoruz” dedi.

Vatan

Kaynak: http://www.haberturk.com/haber.asp?id=51235&cat=220&dt=2008/01/14

Ne yersen ye kilo alma

Kabızlığa ne iyi gelir?

Dr. Ender Saraç, Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, Prof. Dr. Ahmet Maranki’den kabızlık giderici çay, çorba ve kür tarifleri… Bu tarifleri uygulayın, sıkıntılardan kurtulun…Şiş bir karın, sert dışkı, 3-4 gün, belki de bir hafta dışkılayamama sorunu çoğumuzun başından geçmiştir. Artık şunu biliyoruz ki kabızlık, ne yiyip ne içtiğimizle fazlasıyla ilgili. Başta öğün atlamak şeklinde dengesiz beslenirsek; yeterince su, meyve, yeşil sebze, kepekli ve lifli gıda tüketmezsek; buna bir de hareketsiz ve egzersizden uzak bir yaşam biçimi de eklersek, kabızlık her an kapımızı çalmaya hazır demektir.

Kalın bağırsak hareketlerini uyararak kabızlığı gideren ilaçlara sarılmak yerine, yaşam biçiminde ve özellikle beslenme alışkanlıklarında değişiklikler yapmak önemli. Zira bu ilaçlar, kabızlık sorununu çözmede oldukça etkili olmalarına karşın, belli bir süre sonunda bağırsağı bu maddelere karşı
bağımlı hale getirerek, bağırsak tembelliğine yol açabiliyor. Bu nedenle kısa süre kullanılmaları gerekiyor.

‘un Kabızlığa iyi gelen yiyecekler yazısına tıklayın, kabızlık sorunu çözen 10 yiyeceği yakından tanıyın.

Dr. Ender Saraç’tan kabızlık giderici tarifler
Kuru kayısıyı ve kuru mürdüm eriğini akşamdan bir bardak suyun içinde bekleterek sabah aç karnına bu suyu için. Suyu içtikten sonra kayısı ve erikleri yiyin. Bu işlemi her sabah tekrarlayın.Keten tohumunu havanda biraz döverek sabahları aç karnına, az yağlı yoğurtla karıştırarak yiyin. Akşamdan bir kilo arpayı üzerini örtecek kadar suyun içine koyun ve sabaha kadar bekletin. Sabah haşlayın ve içine iki adet kabak, bir miktar pırasa, ıspanak, kereviz sapı, bir çorba kaşığı zeytinyağı, bir tutam tuz ekleyerek pişirin. Hazırladığınız bu çorbayı sabah aç karnına için. İki yumurta sarısını
kek kabında iyice çırpın. Bir fincan sıvı yağın içine tarçını ekleyip ayrı bir kapta çırpın ve yumurtanın içine katın. 50 gr az öğütülmüş keten tohumu, 50 gr yulaf ezmesi, bir miktar mürdüm eriği, 1-1.5 kahve fincanı şeker, tam buğday ununu da ekleyerek normal bir kek hamuru elde edin. Hamuru 150-160 derecede pişirin. Keki iki ince dilimden fazla yemeyin.
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu’ndan kabızlık için pırasa
Zeytinyağlı ve pirinçsiz olarak pişirdiğiniz pırasa yemeğini haftada en az dört kez tüketin. Sinemeki, kabızlığa karşı etkili bir bitkidir. Ancak bağırsağın içindeki kaydırıcı mukozayı da dışarı atacağından, sinameki kullanımını bıraktığınızda kabızlığınız daha da artacak, bağırsağınızın içi kuruduğu için kabızlığınız daha da şiddetli olarak devam edecektir.
Prof. Dr. Ahmet Maranki’den kabızlık giderici kür
Beş adet kuru inciri iyice
yıkadıktan sonra bir bardak sıcak suyun içine koyarak 1-2 saat bekletin. Akşam yatmadan önce incirleri yedikten sonra üzerine de suyunu için. Birlikte ıhlamur da içebilirsiniz. Bu kür 3-4 hafta uygulandığında kabızlık için faydalıdır. Kuru incir, mide ve bağırsak mukozasını kalıntılardan, balgamlardan temizler ve rahat çalışmalarını sağlar. Ancak bu kür, şeker hastaları tarafından kullanılmamalıdır.
Diyet Uzmanı Taylan Kümeli’den kabızlık için bitki çayı formülü
Bir avuç içi kadar maydanoz, bir avuç içi kadar kiraz sapı, üç poşet yeşil çay, üç kayısı ve bir limonu beş bardak suyun içine koyarak kaynatın. Bu çayı sabahtan akşama kadar aralıklı olarak için.
Kabızlıktan hangi çay karışımlarıyla kurtulabiliriz?

Tıbbi Bitkiler Uzmanı Prof. Dr. Kerim Alpınar, kabızlık sorunu için su görünce şişen, dolayısıyla kitle artırımına neden olan bitkileri
kullanmak gerektiğini belirterek, bu bitkilere örnek olarak keteni gösteriyor. “Keten müsilaj taşıdığı için çok yararlı ve etkilidir. Hem tahrişi azaltır hem de kitle oluşturur” diyor. Kullandığı bitkinin aniden etki etmesini, örneğin akşam alıp sabah dışkılama yapmak isteyenlere sinamekiyi öneren Prof. Dr. Alpınar, “Ancak dozunu çok iyi ayarlamak gerekiyor. Herkes farklı hassasiyete sahiptir. Kişi kendisi için en uygun miktarı deneyerek bulmalı” diyor. Sinamekinin çok tahriş edici bir bitki olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Alpınar, piyasadan aldığınız sinamekinin gerçekten sinameki olup olmadığını, hangi bitkiden elde edildiğini ve usulüne uygun kurutulup kurutulmadığını kontrol etmeniz gerektiği konusunda uyarıyor.

‘un Kabızlığa iyi gelen yiyecekler yazısına tıklayın, kabızlık sorunu çözen 10 yiyeceği yakından tanıyın.
Kabızlığa ne iyi gelir?

Ne beklersen, onu yaşarsın!

Ne beklersen, onu yaşarsın!

Havaların soğumasıyla birlikte grip salgınlarında artış olacağını belirten uzmanlar, hamilelik döneminde gribe yakalanmanın en büyük sebebinin ise "Acaba gribe yakalanır mıyım? Bebeğime bir şey olur mu?" diyerek strese girmek olduğunu söylüyor. Kadın Doğum Uzmanı Ayşe Duman, gebelikte "ne beklersen onu yaşarsın" kuralının geçerli olduğunu söylüyor.

HAMİLELİKTE GRİPTEN KORUNMAK İÇİN NE YAPMALI?
Kadın Doğum Uzmanı Op. Dr. Ayşe Duman, gribin vücut direncinin düştüğü durumlarda, özellikle hamilelik döneminde sıklıkla görüldüğünü belirtti. Duman, hamilelik boyunca vücut direncini düşüren diğer etmenlerin (sigara, alkol, stres
gibi) en aza indirilip vücut direncini arttırmanın, mikrobun bulaşmasını önleyici tedbirler almanın özellikle hamilelik döneminde büyük önem taşıdığını söyledi.

TÜM GEBELERİ AŞILAMA GEREKSİZ
Gripten korunmak için ayrıca grip aşılarının da önerildiğini, ancak her gebenin aşılanmasının gereksiz olduğunu vurgulayan Dr. Ayşe Duman, "Grip aşısı Eylül-Kasım arasında yapılırsa grip salgınlarının başladığı kış ayları içerisinde bağışıklık en yüksek düzeye çıkmış olur. Tüm gebeleri aşılamak gereksiz olmakla beraber, öğretmen, sağlık personeli, toplum hizmeti görenlere aşılanma önerilmektedir. Aşılar satın alınırken soğuk zincirle taşınmış olunduğuna dikkat edilmeli. Yumurta alerjisi olan, ateşi 38 dereceden yüksek olan, gebeliği 3 ayı geçmemiş olanlara
yapılmamalıdır" dedi.

VÜCUT DİRENCİNİ ARTTIRACAK ÖNLEMLER

* Sağlıklı ve dengeli beslenmeli.
* Vücudun savunma sistemini güçlendirici A, C vitamini gibi antioksidan vitaminleri içeren yeşil yapraklı sebzeler, karnabahar, havuç yanı sıra portakal, limon, greyfurt gibi meyveler tüketmeli.
* Bağışıklık sistemini güçlendirici yüksek oranda E vitamini içeren yeşil yapraklı sebzeler, fındık, ceviz, kuru baklagiller yeterince tüketilmeli.
* Vücut zindeliğini arttırıcı gebelik ayına uygun spor aktiviteleri yapılmalı.
* Vücut direncini yüksek oranda düşüren stresten uzak kalmalı.
* Gribe ya yakalanırsam stresi gribe direkt davetiye çıkarmaktadır, bu nedenle stresten uzak durulmalı.
* Vücut ısısı muhafazasına dikkat edilmelidir.

MİKROPLA
KARŞILAŞMAMAK İÇİN NELER YAPILMALI?

Ellerinizi yıkayın. Bulaşmada en önemli organ ellerdir. Eller en az 15 sn. sabun ve sıcak su ile yıkanmalı.

Yemeğe başlamadan önce, tuvaletten sonra, dışarıdan eve girince, hayvanlarla temastan sonra mutlaka eller yıkanmalı.

Öksürürken ağzınızı ve burnunuzu mutlaka mendille kapayın, kapamayanları uyarın.
Yakın temastan kaçının.

Ateş veya bulaşıcı bir hastalığın belirtileri varsa evde kalın, istirahat edin. Beslenmenize dikkat edin.

UĞUR USLUBAŞ

Ne beklersen, onu yaşarsın!

Ne kadar proteine ihtiyacımız var?

Ne kadar proteine ihtiyacımız var?

Yıllardır otoriteler tarafından önerilen protein miktarı yo-yo gibi bir aşağı bir yukarı çıkmaktadır. Protein ihtiyacını gerçek­ten ölçebilmek, ancak nitrojen dengesi çalışmaları ortaya çı­kınca mümkün olmuştur.

Günümüzde, önerilen günlük miktar (RDA), 0.8mg./kg. vücut ağırlığıdır. Ya da 55 kiloluk bir kadın için 44 gram, 68 kiloluk bir erkek için 55 gramdır. Bu en az miktar değil, öne­rilen miktardır. Nitrojen dengesi çalışmalarıyla belirlenen minimum ihtiyaç, 0,5 mg./kg. olarak varsayılmıştır ve sonra bunu neredeyse ikiye katlayacak kadar büyük bir güvenlik faktörü eklenmiştir. Buna rağmen, ortalama bir Amerikalı günde 100 gramdan fazla protein tüketmektedir ki bu, çok sağlıksız bir miktardır.

Dünya Sağlık Örgütü gibi sağlık otoriteleri, kalorilerin sadece yüzde 5′inin proteinden alınmasını önermektedirler. Aslında, normal insanlar için kalorilerin yüzde 2,5 gibi küçük bir bölümünün proteinden alınması yeterli olabilir. 38 Yeterli ya da ideal protein alımıyla ilgili farklı fikirlerden bağımsız olarak, meyveler hariç çoğu bitkisel yiyecekte, kalorilerin en az yüzde 10′u proteinden sağlanır. Yeşil sebzelerde bu değer ortalama olarak yüzde 50′dir. Bitkisel yiyecekler açısından zengin, yüksek besinli diyetler, günlük 1,200-1,800 kalori ara­lığında, yaklaşık 40-70 gram protein sağlarlar. Bu oldukça fazla protein demektir.

Ayrıca, eski moda “yüksek biyolojik değeri olan” protein kavramı, temel amino asit profillerine dayanır ve kemirgen­lerin beslenme ihtiyaçlarına göre yumurtaya yüzde 100′lük bir skor verir. Farelerin büyüme ihtiyaçlarının insanlarınkiyle aynı olmaması şaşırtıcı olmamalıdır. Örneğin, kuşlar ve fareler sül­für içeren amino asitler olan methionin ve şistine çok fazla ihtiyaç duyarlar. Sülfür içeren amino asitler, tüy ve kürkün oluşumu için önemlidir. Yakın zamanda temel amino asit pro­filleri insan ihtiyaçlarını daha iyi yansıtacak şekilde güncellenmişlerdir. Örneğin, bebek farelerin ihtiyaçları düşünüldü­ğünde meme sütü eksiktir, ama insanların ihtiyaçlarına bakıl­dığında idealdir.

Günümüzde protein değerleri, geçmiştekinden farklı şe­kilde hesaplanmaktadır. Farelerin değil, insanların ihtiyaçla­rına dayanmaktadırlar ve soya proteini, sığır eti proteininden daha yüksek bir skor kazanmıştır.

Bilgisayarda diyetsel bir analiz programı kullanarak, doğal yiyeceklerden oluşan, ama gerekli amino asitlerden herhangi biri açısından fakir bir diyet hazırlamaya çalıştım. İmkansızdı. Bitkisel yiyeceklerin hemen hemen bütün kombinasyonları, 1,000 kalori başına yaklaşık 30-40 gram protein içeriyordu. Kalori ihtiyaçlarınız karşılandığında, protein ihtiyacınız da karşılanır. Sağlıklı, doğal yiyecekler yemeye odaklanın; yeterli protein almaya çalışmayı unutun.

Peki ya bir atlet, halterci ya da hamile bir kadın? Onların daha fazla proteine ihtiyaçları yok mudur? Elbette ağır antren­man yapan bir sporcu daha fazla proteine ihtiyaç duyar. 1970′lerin başlarında ABD Dünya Artistik Patinaj Takımı’n-daydım. Günde beş saatten fazla egzersiz yapıyordum. Buz üzerindeki yorucu çalışmanın yanında, ağırlık kaldırıyor ve koşuyordum. Bütün bu egzersizler nedeniyle sadece daha fazla protein değil, her şeyin daha fazlasına, özellikle de fazla kaloriye ihtiyaç duyuyordum. Daha fazla yiyecek aldığınızda, ihtiyacınız olan ekstra proteini, ekstra yağı, ekstra karbon­hidratları ve ekstra besinleri almış olursunuz. Arabanın arka koltuğunu bol miktarda meyve, sebze, çiğ kuruyemiş ve tam tahıllarla dolduruyordum. Bir sürü yiyecek yiyor ve bu süreçte daha fazla protein (ve diğer besinleri de) alıyordum. Protein ihtiyacınız da, artan kalori ihtiyacına ve artan iştahınıza paralel olarak artar.
O zaman ne olur? Otomatik olarak yeterli mik­tarda alırsınız. Aynı durum hamilelikte de geçerlidir.

Kalori ihtiyacınızı çeşitli doğal bitkisel yiyeceklerle karşı­ladığınızda, doğru miktarda proteini -ne çok fazla, ne de çok az olmak üzere- alırsınız.

Ne kadar proteine ihtiyacımız var?

Doğum ağrıları başladıktan ne kadar sonra, doğum gerçekleşir ?

Doğum ağrıları, doğumun yaklaştığının habercisidir, ama çoğu insanın zannettiği gibi ağrı başlar başlamaz doğum hemen gerçekleşemez. Bu yüzden ağrılar başla­dığında panik yapmaya gerek yoktur.

Bunun yerine ağrıların ne kadar sıklıkla geldiği ve geldiğinde ne kadar süre devam ettiği tespit edilip doğum hekimine haber verilmelidir.

Doğum ağrıları düzenli ara­lıklarla gelir ve geldiğinde bir müddet devam eder ve sonra bir dinlenme arası verir. Bu arada gebe hiç ağrı hissetmez. Sonra ağrı, yine tekrarlar.

Doğum ağrıları ilk başladı­ğında önce seyrek gelip kısa sürer, daha sonra doğuma yaklaştıkça sıklaşır ve uzun sürmeye başlar. Başlangıçta ağrılar 40-50 dakikada bir gelip 15-20 saniye sürerken, doğuma yakın 5-10 daki­kada bir gelip 45-60 saniye sürmeye baş­lar. Ağrıların sıklaşması doğumun yaklaş­tığının belirtisidir.

İlk doğumlarda ağrının başlamasıyla doğumun gerçekleşmesi arasında geçen süre ortalama 12-16 saati bulabilirken, birden fazla doğum yapmışlarda bu süre ortalama 6-8 saattir.

Doğum ağrıları başladıktan ne kadar sonra, doğum gerçekleşir ?

[end]

Tuz ne kadar yenmeli?

Tuz ne kadar yenmeli?

oğal yiyeceklerde bulunanlar dışında yiyeceklere fazladan tuz ekle­mek hastalığa yakalanma riskinizi artıracaktır. Tuz tüketimi, mide kanseri ve hipertansiyon ile ilişkilendirilmiştir. İdeal sağlık için hiçbir yiyeceğe tuz eklenmemesini tavsiye ediyo­rum. Ünlü DASH araştırması, Amerikalıların ihtiyaçları olan­dan beş-on kat fazla sodyum tükettiklerini ve bunun zaman içinde tansiyonu artırma etkisi bulunduğunu belirtmektedir. Şu anda tansiyonunuzun yüksek olmaması ileride de olmaya­cağı anlamına gelmez. Yıllar boyunca çok fazla tuz yemeye devam ederseniz gelecekte kan basıncınızın (tansiyonun) yük­sek olması büyük olasılıktır.

Tuz ayrıca idrarda bulunan kalsiyumu ve diğer az miktarda bulunan mineralleri de kendine çeker ve bu da osteoporoza katkıda bulunan nedenlerden biridir.” Yüksek sodyum alımı kalp krizlerinden dolayı ölümlerin de artmasına neden olur. Saygı duyulan tıbbi bir yayın olan The Lancefde yakın zaman önce yayımlanan bir deneyde, sodyum alımı ve aşırı kilolu erkeklerdeki ölüm oranı arasında korkutucu bir korelasyon olduğu bulunmuştur.20 Araştırmacılar şu sonucu çıkarmışlar­dır: “Yüksek sodyum alımı, yüksek kan basıncı da dahil olmak üzere diğer kardiyovasküler risk faktörlerinden bağımsız ola­rak ölüm ve koroner kalp hastalığının belirleyicisidir. Bu so­nuçlar, yetişkin nüfusta tuz alımının zararlı etkileri olduğunu net bir şekilde kanıtlamaktadır.”

Bunun anlamı, kan başmandaki etkilerinden bağımsız olarak tuzun önemli zararlı etkilere neden olduğudur. Ayrıca, plateletlerin (pıhtılaşmaya yardımcı olan kan elemanı, trom-bosit) pıhtılaşmaya eğilimini artırması da çok olasıdır. Kişi­lerin yiyeceklere tuz eklemeye direnmesini ve tuzsuz çorba ve yiyecek konserveleri almalarını öneriyorum. Tuzun çoğu işlen­miş yiyeceklerden, ekmek ve konserve ürünlerden geldiğin­den, fazla sodyum alımının önlenmesinin o kadar da güç olmadığını düşünüyorum.

Bunu belirttikten sonra, eğer yiyeceklerinize tuz eklemeyi arzuluyorsanız bunu yiyecek masaya geldikten sonra onu yemeye hazır olduğunuzda yapın. Eğer tuz yiyeceğin yüze­yinde olursa, tadı daha tuzlu gelecektir. Eğer sebze ve çor­balara pişerken tuz atarsanız, çok tuz ektiğiniz halde yine de tuzun tadını alamayabilirsiniz. Hazır çorba karışımının hoş tuzlu bir tadı vardır ve salatalara ya da yiyeceklere serpilebilir. Yemeğinizi lezzetlendirmek için otları, baharatları, limonu, sirkeyi ya da diğer tuzsuz sosları kullanın. Ketçap, hardal, soya sosu, teriyaki sosu ve çeşni gibi tatlandırıcılar sodyum açısından çok zengindir; eğer onları kullanmamaya dayanamıyorsanız seyrek olarak az sodyumlu çeşitlerini kullanın.

İdeal olarak bütün yiyeceklerinizde kalori başına 1 mg.den daha az tuz bulunmalıdır. Doğal yiyeceklerde kalori başına yarım miligram tuz bulunur. Bir yiyeceğin etiketinde 100 kalori olduğu, ama 400 mg. tuz içerdiği yazıyorsa, çok tuzlu bir yiyecek demektir. Eğer 100 kalori ve 100 mg.den az tuz varsa, fazladan tuz eklenmiş olma ihtimali az bir yiyecektir ve beslenmeniz açısından uygundur. 100 kalori için 200 mg.dan fazla tuz içeren yiyecekleri nadiren kullanmaya gayret edin. Bu çerçevede hareket ettiğinizde, günlük tuz alımınızı 1000 mg. civarında ya da altında tutmanız mümkün olmalıdır.

Eğer tuz kullanmazsanız, tat duyunuz zaman içinde uyum sağlar ve tuz tadına olan duyarlılığınız artar. Diyetinizde çok fazla tuz kullandığınızda, tuz tadına olan duyarlılığınız azalır ve çokça sos ve baharat eklemedikçe yemeğiniz size tatsız gelir. DASH araştırması da benim senelerdir belirttiğim bir olayı gözlemlemiştir: Kişinin tuza doymuş tat duyusunun düşük sodyum seviyesine alışması zaman almaktadır. Eğer benim tavsiyelerimi sıkı bir şekilde, ödün vermeden uygu­larsanız ve bütün işlenmiş yiyeceklerden ya da çok tuzlu ürün­lerden kaçınırsanız, meyve ve sebzelerdeki farklı tatları ayırt etme ve bunların keyfini çıkarma yeteneğiniz de gelişecektir.

Tuz ne kadar yenmeli?

Ne getirdin bana baba… şiiri

Ne getirdin bana baba…
Horasan’dan bu tarafa
Ne getirdin bana baba
Pir Sultan’dan halkımıza
Ne getirdin bana baba

Kilitlenmiş kapılara
Paslı paslı parmaklığa
Görüş günü ziyarete
Ne getirdin bana baba

Yarenlerin selamından
Dostlarımın kelamından
Erenlerin sofrasından
Ne getirdin bana baba

Sevdalımın gözlerinden
Kanla dolan yüreğinden
Avuç avuç ellerinden
Ne getirdin bana baba

Dost elinden yar elinden
Telli telli saz dilinden
Muhammed’in hak dininden
Ne getirdin bana baba

Ceme durup niyazından
Alın teri toprağından
Ekininden bulgurundan
Ne getirdin bana baba

Dönüp bakınca yıllara
Geçtiğim bu basamağa
Dönemeyiz ki bir daha
Ne getirdin bana baba

Yusuf Ziya Leblebici